5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu’nun 12. maddesinde örtülü sermaye açıklanmıştır. Buna göre;
“Kurumların, ortaklarından veya ortaklarla ilişkili olan kişilerden doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını aşan kısmı, ilgili hesap dönemi için örtülü sermaye sayılır”.
Ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en az % 10 oranında ortağı olduğu veya en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına sahip olduğu bir kurumu ya da doğrudan veya dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin en az % 10’unu elinde bulunduran bir gerçek kişi veya kurumu ifade ederken
Öz sermaye, kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesini,
ifade etmektedir.
Örtülü sermaye, kurumun yakın ilişki içinde bulunduğu kişi veya kuruluşlardan ödünç alması ve karşılığında faiz ödemesi durumunda ortaya çıkabilmektedir. KVK 12. madde, alınan ödüncün kurumun öz sermayesinin üç katını aşması durumunda aşan kısmı örtülü sermaye olarak kabul etmekte ve ödendiği iddia edilen faizlerin masraf olarak düşülmesine izin vermemektedir. Böyle bir durumda, parayı verenin gerçekte borç verme değil, şirkete ortak olma (sermaye koyma) amacını taşıdığı varsayılmaktadır. O zaman bu kişiye faiz değil, kâr payı ödenmelidir.
Örneğin, öz sermayesi 100.000 TL olan bir limitet şirket, ortaklarından birinden 400.000 TL tutarında borç almış ve bu ortağa piyasa faiz oranı üzerinden (%50) tutarında faiz ödemesi yapılmıştır. Böyle bir durumda, vergi idaresi yapacağı inceleme sonucunda, bu limited şirketin ödediği 100.000 TL’e tekabül eden faizleri dağıtılmış kâr payı kabul edecek ve buna göre (50.000 için) cezalı işlem yapacaktır.